Kim dikta?
Ülkemiz zorlu bir süreçten geçiyor…
Darbe girişimi, artan terör olayları, FETÖ Operasyonları, Fırat Kalkanı Operasyonu…
Liste bu şekilde ve dahası da var.
Böylesi bir süreçte,
Yani bir facianın eşiğinden dönmüş bir ülkede,
Meclisi, Emniyet Müdürlükleri, Özel Harekat Binası…
Ve daha nice önemli noktası bombalanmış,
15 Temmuz’da el konmuş, rehin alınmış!
Asker görünümlü teröristler,
Genelkurmay’da cirit atıyor,
Köprüyü kapatıyor!
Başbakan sükunetli bir şekilde, “Bu bir kalkışmadır, herkes rahat olsun, biz görevimizin başındayız” diyor.
Dikkat edin, “Biz görevimizin başındayız” diyor, yani Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının görev yapmasına kastedecek kadar tehlikeli bir girişim olduğunu bir nevi izah ediyor.
Genelkurmay Başkanı rehin,
15 dakika geç kalınsa Cumhurbaşkanı’na operasyon yapılacak!
Ama böylesi bir süreçte, Cumhurbaşkanı,
Suikast timi kendisini ararken,
Canlı yayına bağlanıp, “Herkes rahat olsun, biz ölümüne” diyor.
Hani, “Eğer darbe olursa, tankın önüne ilk atlayacak olan kişi benim” diyen soytarılar gibi,
Darbeden birkaç gün sonra çıkıp konuşmuyor.
Olayın bizzat yaşandığı an ve kendisini arayan suikast timine rağmen bunu söylüyor.
Allah’ın izni ve milletimizin inancı ile bu tehlikeli ve felaket eşiği olayı da atlattık.
Bu uğurda 250’ye yakın şehidimiz ve bin 500 yaralımız var.
Amacım sizi o günlere tekrar götürerek karamsar bir düşünceye sürüklemek değil,
Şayet, asıl dikkat çekmek istediğim konuya birazdan giriş yapacağım.
Amacım yaşananların boyutunun gözler önüne serilmesi.
Bakın bu ülke bu kadar tehlike yaşadı,
Bu kadar şehit verdi!
Ancak darbe gecesi ATM kuyrukları oluşturan,
“Darbe senaryo” diyen,
Şehit olanları göz ardı ederek “Darbeci teröristleri” savunma hadsizliğini gösteren,
“Soytarı oğlu soytarılara” değinmiyorum bile!
Keza onlar, darbe girişiminden uzun süre sonra “Darbeyi biz engelledik” deme alçaklığını da gösterdiler.
Demek ki “Yüzsüzlük” böyle bir şey!
Cantürk Demirci 6 Eylül 2016 Köşe Yazısı